29. Uluslararası Gemlik Zeytini Festivali'nde tarih rüzgârları esti
Gemlik Belediyesi’nin düzenlediği 29. Gemlik Zeytini Festivali’nin son gününde Pelin Batu ve Prof. Dr. Nezih Başgelen’in “Efsaneler Dünyasından Günümüze Gemlik ve Zeytin” söyleşisi gerçekleştirildi.
Gemlik’te olduğu için çok mutlu olduğunu belirterek konuşmasına başlayan Batu, Gemlik’in mitoloji ve tarihteki önemine dikkat çekerek söz Prof. doktor Nezih Başgelen’e bıraktı.
“Gemlik coğrafyası bir Apollon kentidir”
Gemlik ve çevre coğrafyanın Apollon kenti olarak tanındığını belirten Prof. Başgelen, “Bu bölgede çok ilginç olayları görüyoruz. Ama hepsinin ağırlığında buranın eski paralarında olduğu gibi bir yüzünde Apollon, diğer tarafında ise gemi var. Gemicilik, deniz, Gemlik Körfezi’nin etrafındaki bu yerleşimlerle birlikte bu coğrafyanın ürünleriyle bütünleşmiş çok zengin bir ekonomisi var. Tabii o onun izlerini hemen gölün kıyısındaki Ilıpınar'da höyükte bölgenin aynı bugün Göbeklitepe kültürünün buradaki muadili yani Avrupa'ya giden o neolitik kültürün çok önemli bir merkezi. Hemen sizinle gölün kıyısında bir yerleşim var. Orası daha çok katlı aynı Humuç tekniğinin görüldüğü, hani Apollon'da eski Bursa evlerinde ya da güney İznik'te görüldüğü gibi. Yani burada yedi bin yıllık da bir yerleşim kültürü var. Biz burada belki milattan önce 7. yüzyıldan itibaren bir liman kentini görüyoruz ama yörede insan varlığı, neolitik çağdan itibaren yani cilalı taştan itibaren olduğunu ayrıntılı bir şekilde görebiliyoruz” sözleri ile kentin tarihteki önemini anlattı.
“Kadınlar neden cadılaştırıldı?”
Tarih yazarı Pelin Batu, son dönemde yazdığı kitaplara değinerek kadının tarihteki önemine vurgu yaptı. Batu, tarihte kadınların özellikle cadılaştırma propagandalarıyla toplumdan uzaklaştırılmasına dikkat çekti. Batu, “En sevdiğim bölüme giriyoruz. Cadılar bölümüne. Antik Çağ’a gönderme olarak bütün bu meşhur eski mitolojideki işte Medusaları vesaire kendi versiyonumla yazdım. Çünkü tabii ki erkek egemen toplumların meşhur yazarları bu kadınları ya yılan kafalı korkunç tipler olarak göstermişler ya da işte hırslarına kapılıkta çeşitli entrikalarla kötülükler saçan gerçek anlamda cadılar olarak yazmışlar. Kirke gibi. Ama ister istemez ben şöyle bakıyorum. Evet, tarihe böyle kalmışlar ama kim bilir neler yaşadılar ki bunu yaptılar” diyerek, bu yaklaşımının tarihe yeni yön vermekte önemli yer tuttuğuna işaret etti.
Söyleşi mitoloji ve tarih bilgilerinin anlatımın ardından soru cevap bölümüyle sona erdi.
Haber Tarihi : 12.09.2022